- 8 Kas 2019
- 311
- 79
- 28
30.11.2020 Tarihte Bugün- 30 Kasım,
1840 | Napolyon Bonapart'ın cesedi St. Helene adasından Paris'e getirildi. | |
1872 | Dünya futbol tarihinin ilk milli maçı Glasgow'da oynandı (İskoçya-0 İngiltere-0) | |
1909 | Osmanlı tarihiyle ilgili bilimsel çalışmalar yapmak amacıyla Tarihi Osmani Encümeni kuruldu. | |
1919 | Fransa'daki seçimlerde kadınlara ilk kez oy hakkı tanındı. | |
1925 | Tekke ve zaviyelerin kapatılmasına ilişkin kanun kabul edildi. | |
1925 | Selahiyetsiz sarık ve ruhani kıyafet taşıyanların cezalandırılmasına ilişkin kanun çıktı. | |
1925 | TBMM kürsüsünün arkasındaki duvara Hakimiyet Milletindir yazısı asıldı. | |
1930 | Paris'teki bir film şirketinin düzenlediği uluslararası ses yarışmasının Türkiye bölümü, Cumhuriyet gazetesince gerçekleştirildi. Yarışmaya katılan 38 kişiden Hudadat Şakir Hanım, 20 Jüri üyesinden 16'sının oyuyla Türkiye Ses Kraliçesi seçildi. | |
1931 | İktisadi Buhran Vergisi Kanunu kabul edildi. | |
1939 | Macar Devrimi'nin önderi Bela Kun, Ukrayna'da kurşuna dizildi. | |
1948 | Alman Komünist Partisi, Berlin'in Sovyetler Birliği'ne ait bölümünde şehir hükümeti oluşturdu. | |
1952 | ABD ilk hidrojen bombasını Eniwetok Adası'nda patlattı. | |
1952 | ABD'nin çift projektör kullanılan ilk 3-Boyutlu renkli filmi Bwana Devil ABD'de ilk kez gösterildi. | |
1962 | Birleşmiş Milletler'in genel sekreterliğine Birmanya'lı (diğer adlarıyla Myanmar veya Burma) eğitimci U Thant seçildi. U Thant, kurulduğundan bu yana BM'nin genel sekreteri oldu. | |
1967 | Güney Yemen Halk Cumhuriyeti kuruldu. | |
1973 | Anadolu, Çukurova ve Dicle üniversiteleri kuruldu. | |
1974 | Etiyopya'da 3.2 milyon yıl önce yaşamış bir insanın iskeleti keşfedildi, buna Lucy (Australopithecus) adı verildi. | |
1979 | Kurumlaşmış Irk Ayrımcılığı Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Uluslararası Sözleşmesi kabul edildi. Türkiye sözleşmeyi onaylamadı. | |
1982 | Dünya'nın bugüne kadar en çok satan albümü, Michael Jackson imzalı Thriller yayınlandı. | |
1988 | Tek tip elbise giyilmesine karşı cezaevlerinde yapılan açlık grevleri, beş cezaevinde anlaşmaya varılması üzerine sona erdi. | |
1990 | Zonguldak'ta 43 bin maden işçisi greve başladı. | |
1997 | Genel nüfus sayımı ve seçmen yazımı gerçekleştirildi. Türkiye'nin nüfusu 62 milyon 865 bin 574 olarak belirlendi. | |
1999 | Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi PKK lideri Abdullah Öcalan için verilen idam cezasına ihtiyati tedbir kararı aldı. Mahkeme, Strazburg'daki yargılama sonuçlanana kadar infazın ertelenmesini istedi. | |
2007 | İstanbul-Isparta seferini yapmakta olan, Atlasjet Havayolları'na ait 4203 sefer sayılı,MD-83 tipi yolcu uçağı, Isparta'nın Çukurören ve Kılıç köyleri arasında kalan Türbetepe mevkiinde düştü. Uçakta bulunan, 50 yolcu ve 7 mürettebattan kurtulan olmadı. |
Tarihte Bugün Doğanlar (30 Kasım);
1466 | Andre Dorya, Preveze Deniz Savaşında Barbaros Hayrettin Paşa komutasındaki Osmanlı Donanmasıyla savaşan Haçlı donanmasına komuta etmiş Cenevizli Amiral | |
1508 | Andrea Palladio, İtalyan mimar | |
1667 | Jonathan Swift, İrlandalı yazar (ö. 1745) | |
1835 | Mark Twain, ABD'li yazar (ö. 1910) | |
1865 | Rudyard Kipling, İngiliz şair, romancı ve hikâyeci (ö. 1936) | |
1874 | Winston Churchill, Britanyalı devlet adamı (ö. 1965) | |
1924 | Truman Capote, ABD'li yazar (ö. 1984) | |
1929 | Doğan Babacan, Dünya Kupası finallerinde maç yönetmiş ilk ve tek Türk hakem | |
1937 | Ridley Scott, İngiliz yönetmen ve yapımcı | |
1945 | Ayşen Gruda, Türk tiyatro ve sinema oyuncusu. | |
1947 | Sergio Badilla Castillo, Şilili şair, yazar. | |
1947 | David Mamet, ABD'li makale, oyun ve senaryo yazarı, yönetmen | |
1954 | Roger Glover, Deep Purple'ın basçısı | |
1955 | Billy İdol, Şarkıcı | |
1960 | Gary Lineker, İngiliz milli futbolcu | |
1965 | Ben Stiller, ABD' li, Emmy ödüllü komedyen, aktör | |
1969 | Amy Ryan, ABD'li sinema, tiyatro ve dizi oyuncusu | |
1973 | Jason Reso, Kanadalı Amerikan güreşçisi | |
1976 | Fatih Günay, Türk tiyatro oyuncusu. | |
1980 | Cem Adrian, Müzisyen | |
1982 | Elisha Cuthbert, Kanadalı oyuncu | |
1990 | Magnus Carlsen, Norveçli satranççı | |
1973 | John Moyer, Disturbed grubu bascısı |
Tarihte Bugün Ölenler (30 Kasım);
M.Ö. 30 | Kleopatra VII, Antik Mısır'ın son Helenistik kraliçesi (d. M.Ö. 69) | |
1900 | Oscar Wilde, İrlandalı oyun yazarı (d. 1854) | |
1935 | Fernando Pessoa, Portekizli şair (d. 1888) | |
1939 | Béla Kun, Macar komünist politikacı | |
1980 | Orhan Eyüpoğlu, Türk siyasetçi | |
1982 | Günay Akarsu, Türk tiyatro eleştirmeni | |
1988 | Abdulbasid Abdussamed, Mısırlı hafız (d. 1927) | |
2007 | Aydın Gün, Devlet Opera sanatçısı (d. 1917) | |
2007 | Engin Arık, Türk Bilim Kadını, Fizikçi (d. 1948) | |
2009 | Ahmet Uluçay, Yönetmen (d. 1954) |
Dünya futbol tarihinin ilk milli maçı, 1870'ten 1872'ye kadar İngiltere ile İskoçya beş kere buluşsa da bu karşılaşmalar daha çok gösteri mahiyetindeydi. Londra'daki “eksik etekliler”den oluşan İskoç takımında bu işin erbabları pek sahne almamıştı.
Federasyon Kupası'nın da fikir babası olan Federasyon Genel Sekreteri Charles William Alcock eleştirilerden yılmıyordu. Yazışma trafiğinin sonunda Glasgow için randevulaşılıyordu. Viski diyarının en iyi takımı Queen's Park'tan toplanan futbolcular, İngiliz meslektaşlarıyla kozlarını paylaşacaktı.
Dört bin taraftar 1 shilling ödeyerek tribünlerdeki yerini almış, sis santrayı 20 dakika geciktirmişti. İskoçlar geleneksel koyu mavi formalarıyla sahada yerini alırken, İngilizler bembeyazdı. Mücadele başladığı gibi biterken, İskoçların bir golü iptal edilmişti.
30 Kasım 1872'de Hamilton Crescent'ta oynanan bu karşılaşma, futbol tarihinin ilk resmî milli maçı olarak kabul ediliyor. O günün illüstrasyonları, romantikleri mest ediyor.
Bu linki görmek için izniniz yok Giriş yap veya üye ol.Hidrojen bombası veya Füzyon bombası, kontrolsüz termonükleer enerji sağlayabilen yıkıcı nükleer silah.
Hidrojen bombasının ürkütücü boyutlardaki patlama gücü, hidrojen atomlarının birleşerek helyum atomlarına dönüştüğü termonükleer tepkimeden doğar. Bir başka deyişle, hidrojen bombasının patlaması bir çekirdek kaynaşması ya da birleşmesidir (füzyon). Oysa atom bombasınınki bir çekirdek bölünmesidir (fisyon).
Atom bombasının aksine fisyon değil füzyon reaksiyonu esasına dayalıdır. Füzyon reaksiyonunu başlatmak için gerekli ateşleme, sıcaklık küçük bir atom bombasını patlatmak suretiyle sağlanır. Ancak reaksiyon çok kısa bir sürede olduğundan, bomba maddesi buharlaştığı için toplam maddenin yalnızca bir kısmı füzyona uğrar. Füzyona uğrayan madde bir uranyum kılıfı içine alınacak olursa, bu iki bakımdan yarar sağlar:
Küçük atom bombalarına ihtiyaç duyan hidrojen bombalarına temiz, büyük atom bombalarına ihtiyaç duyanlara ise kirli bomba denir.
- Uranyumun ağır bir metal olması ve buharlaşma sıcaklıklığının çok yüksek olması termonükleer enerjinin daha uzun sürmesini sağlar.
- Füzyondan meydana gelen nötronlar uranyumun fisyonuna sebep olacağından patlamadan açığa çıkacak enerji daha da artmış olur.
Termonükleer reaksiyonlar için gerekli ısının kimyasal patlayıcı maddeler ile sağlanması düşünülmüştür. Bu durumda deklanşör görevini gören atom bombasına gerek kalmayacak ve radyoaktivitesi de ortadan kalkmış olacaktır.
Termonükleer ürünlerden hiçbiri radyoaktif değildir. Sadece trityum zayıf bir radyoaktivite gösterir. O halde hidrojen bombasının radyoaktif etkisi yoktur, ancak bu bombayı ateşlemek için kullanılan atom bombasından gelen etki vardır. Oldukça küçük deklanşör atom bombaları kullanan hidrojen bombalarında bu etki azdır.
ABD, 1952’de atom bombasından çok daha etkili ve yıkıcı bir silah olan hidrojen bombasını geliştirdi. İlk hidrojen bombası 1954 yılında Büyük Okyanus’taki Marshall Adaları’na atılarak ABD tarafından denenmiştir. Atılan bomba Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarının tam 1000 katı gücündedir.
Sovyetler 30 Ekim 1961 tarihinde, saatler Greenwich saati ile 8.30’u gösterirken Novaya Zemlya’da Çar Bomba lakaplı 57 megatonluk bir hidrojen bombası denemesinde bulunmuştur. Bu bomba Hiroşima’ya atılan atom bombasından 3800 kat daha güçlüdür. Oluşturduğu alev topu [965 km]’den görülebilmiştir. Patlama anında oluşan şok dalgası Dünya çevresini 12 kez dolaşmıştır.
Nükleer silahlar tarafından patlamaları sırasında troposfere ulaşan enerji 4 ana kategoriye ayrılır;
Buna rağmen, silahın tasarımı ve patlamanın gerçekleştiği çevre koşullarına göre, ortaya çıkan enerjinin dağılımında farklılıklar meydana gelebilir. Büyük miktarda enerjinin salınımyla ortaya çıkan tahrip etkisi, elektromanyetik spektrumun etrafını yayılır. Patlamanın denizaltı, yüzey, hava, ya da atmosfer dışı bölgelerde meydana gelmesi, üretilen tahrip gücü ve radyasyon miktarını belirleyen bir diğer faktördür. Yoğunluğun daha fazla olduğu bölgelerde (örneğin su) meydana gelen patlamalarda enerji absorbe edildiğinden etki alanı azalarıken, patlamanın şiddetinde büyük bir artış meydana gelir.
- Tahrip: Tüm enerjinin %40-50’si
- Termal Radyasyon: Tüm enerjinin %30-50’si
- İyonlaşana radyasyon: Tüm enerjinin %5’i
- Çöküntü radyasyon: Tüm enerjinin %5-10’u
Bir nükleer silahın, geleneksel patlayıcılara kıyasla insanlar üzerindeki asıl etkisi özdeş fiziksel tahribat mekanizmasıdır (identical physical damage mechanisms ). Buna rağmen, nükleer bir patlayıcının her gramda ürettiği enerji milyonlarca kat daha güçlü ve ulaştığı sıcaklık derecesi milyonlarca kat daha fazladır.
Nükleer bir patlamadan açığa çıkan enerji, birkaç farklı yapıda radyasyonu açığa çıkarır. Patlamayı çevreleyen hava, kaya ya da su gibi bir materyal olduğunda, radyasyon ani olarak bu meteryalle etkişelime girer ve patlamanın sıcaklığıyla eşitleyene dek ısıtır. Çevreleyen maddeninse buharlaşarak patlamasıyla sonuçlanır. Patlamanın yarattığı kinetik enerji de bir şok dalgasının oluşmasına katkıda bulunur. Örneğin patlama, denize yakın bir yükseklikte meydana gelirse, açığa çıkan enerjinin büyük bir kısmı atmosferle etkileşime girer ve merkezden dışa doğru küresel bir genişleme yaratır. Merkezdeki yoğun termal radyasyonsa bir ateştopu yaratır ve eğer alevlenme yeterince düşükse, mantar bulutu oluşur. Hava yoğunluğunun az olduğu yüksek irtifalardaki alevlenmelerde daha çok enerji iyonizan ışın ve x-ray olarak açığa çıkar.
1945 yılında, ilk nükleer silahları geliştiren bilimadamlarının yeterince büyük bir nükleer patlamayla Dünya atmosferini tutuşturabileceklerine ilişkin bazı spekülasyonlar vardı. Bu, birer azot ve oksijen atomundan oluşan iki nitrojen atomunun nükleer reaksiyonuyla açığa çıkabilecek bir enerjinin endişesiydi. Bu enerjiyse reaksiyonun devam etmesi için gereken yeteri miktardaki diğer tüm nitrojen atomlarını tükenene dek ısıtacaktı. Fakat, kısa bir süre içerisinde, yapılan bu tezi imkânsız olarak varsaymanın yeterince akıllıca olmadığı belirtildi. Buna rağmen, kavramın yıllardır dedikodu olduğu konusunda ısrar eden çevreler vardır.