- 8 Kas 2019
- 311
- 79
- 28
Kerpe Kandıra (KOCAELİ)
Malum, yaz hafta sonları İstanbul etrafındaki her yerin, özelliklede deniz kıyılarının kaderi yağmalanmak. Kerpe de, güzelliği hem en büyük nimeti, hem de laneti olan yerlerden. Ormanları öyle güzel, mavi bayraklı denizi kulağa öyle cazip ki; yazın verdiğimiz en ağır kurbanlardan birisi oluyor. Bu huzur dolu şirin kasabacık, içinden korna sesleri yükselen, sahilleri çekirdek kabukları dolu, en güzel manzaralarının mangalcılarca ya da arabasından bangır bangır horon açanlarca gasp edildiği bir sinir harbine dönüşebiliyor. En kötü haritadan kendimize bir kuytu bulup oraya kaçarız diyip, bastık Kerpe’ye geldik.
Kerpe’nin bir ton aşığı, bir o kadar da sevmeyeni var. O kadar farklı anlatıyorlar ki, sanki iki kitle bambaşka yerlerden bahsediyorlar sanırsınız… Kimisine göre vaha, kimisine göre ceza…
Meğer Kerpe’de aşk ve nefret arasındaki ince çizgiyi çizen tamamen zamanlamaymış. Gözünü sevdiğimizin Eylül’ü… Kerpe ne güzel geçti sayende. Kalabalıklar büyük ölçüde azalmış, deniz hala sıcak, ormanlardaki tahta masalar, şezlonglar boş… İnanamadık keyfimize. Harika bir haftasonu kaçamağı oldu bize. Denize de girdik (çıkınca üşüdük biraz gerçi), en meşhur yeri olan Kartal Kayalıkları’nda gürültüsüz, kalabalıksız bir gün batımı keyfi bile yapmak nasip oldu! Serinleyen havaların sihirli eli ile dağılan kalabalıklar sayesinde çok güzeldi Kerpe. Büyüksün sonbahar…
Eğer Kerpe’de başkasının mangal keyfi, sizin mangal işkenceniz, deniz sefası sizin deniz kirliliğiniz olsun istemiyorsanız:
– Okulların açık olduğu ve denize girme şansınızın olduğu Mayıs, Haziran, Eylül, Ekim aylarını tercih edin. Yani sezon dışı gelin.
– Sezonda gelecekseniz de haftaiçini tercih edin.
– Hepimiz kendi deneyimimizi kendimiz şekillendirmekle mükellefiz. Kendi vahalarınızı kendiniz yaratın!
Malum, yaz hafta sonları İstanbul etrafındaki her yerin, özelliklede deniz kıyılarının kaderi yağmalanmak. Kerpe de, güzelliği hem en büyük nimeti, hem de laneti olan yerlerden. Ormanları öyle güzel, mavi bayraklı denizi kulağa öyle cazip ki; yazın verdiğimiz en ağır kurbanlardan birisi oluyor. Bu huzur dolu şirin kasabacık, içinden korna sesleri yükselen, sahilleri çekirdek kabukları dolu, en güzel manzaralarının mangalcılarca ya da arabasından bangır bangır horon açanlarca gasp edildiği bir sinir harbine dönüşebiliyor. En kötü haritadan kendimize bir kuytu bulup oraya kaçarız diyip, bastık Kerpe’ye geldik.
Kerpe’nin bir ton aşığı, bir o kadar da sevmeyeni var. O kadar farklı anlatıyorlar ki, sanki iki kitle bambaşka yerlerden bahsediyorlar sanırsınız… Kimisine göre vaha, kimisine göre ceza…
Meğer Kerpe’de aşk ve nefret arasındaki ince çizgiyi çizen tamamen zamanlamaymış. Gözünü sevdiğimizin Eylül’ü… Kerpe ne güzel geçti sayende. Kalabalıklar büyük ölçüde azalmış, deniz hala sıcak, ormanlardaki tahta masalar, şezlonglar boş… İnanamadık keyfimize. Harika bir haftasonu kaçamağı oldu bize. Denize de girdik (çıkınca üşüdük biraz gerçi), en meşhur yeri olan Kartal Kayalıkları’nda gürültüsüz, kalabalıksız bir gün batımı keyfi bile yapmak nasip oldu! Serinleyen havaların sihirli eli ile dağılan kalabalıklar sayesinde çok güzeldi Kerpe. Büyüksün sonbahar…
Eğer Kerpe’de başkasının mangal keyfi, sizin mangal işkenceniz, deniz sefası sizin deniz kirliliğiniz olsun istemiyorsanız:
– Okulların açık olduğu ve denize girme şansınızın olduğu Mayıs, Haziran, Eylül, Ekim aylarını tercih edin. Yani sezon dışı gelin.
– Sezonda gelecekseniz de haftaiçini tercih edin.
– Hepimiz kendi deneyimimizi kendimiz şekillendirmekle mükellefiz. Kendi vahalarınızı kendiniz yaratın!